Author: <span>Banu Demircioğlu</span>

Her Unutkanlık Hastalık Mıdır?

BASİT UNUTKANLIK MI, ALZHEİMER MI?

Halk arasında çoğunlukla unutkanlıkla özdeşleşmiş olan Alzheimer , demans yani “bunama”nın en sık örülen nedenidir. Yaş ilerledikçe Alzheimer’ın görülme sıklığı da artar. Ancak her unutkanlık Alzheimer anlamına gelmez.
Alzheimer, sinsi başlangıçlı, en başta bellekte ,öğrenme, algılama, konuşma ,akıl yürütme, yargılama ,iletişim ve günlük yaşam aktivitelerinde ilerleyici bir biçimde yıkıma neden olan ve davranışlarda da önemli değişikliler yapan bir beyin hastalığıdır. Gelişmiş ülkelerde ömrün uzaması nedeni ile sıklığı da artar. Görülme sıklığı 65 yaşından sonra her 5 yılda iki katına çıkar. 85 yaşında yaklaşık yüzde 35’e ulaşır. Türkiye de Alzheimer’lı hasta sayısı ise yaklaşık 300 bindir.

HER UNUTKANLIK ALZHEİMER ANLAMINA MI GELİR?

Demansın en sık görülen nedeni Alzheimer olmasına karşılık her demans hastasının Alzheimer olmadığının unutulmaması gerekiyor. Demasın çok çeşitleri bulunmakla beraber temelde ikiye ayrılıyor:
1)primer dejeneratif demanslar(Alzheimer bınlardan biri..)Hücrenin kendi fonksiyonu bozulduğu için kesin bir tedavisi söz konusu olmuyor.
2)Sekonder olarak yani başka bir hastalığa bağlı olarak demansın ortaya çıkması, çok ilerlemediyse altta yatan problemler çözüldüğünde demans gerileyebiliyor. B12 eksikliği, tiroid fonksiyon bozukluğu, hidrosefali vb…

ALZHEİMER MI DEPRESYON MU?

Bazen hastadaki unutkanlıklar sanki demans varmış gibi bir tabloyu düşündürebilir. Ancak ayrıntılı klinik muayene , yapılan nöropsikolojik testler ve görüntüleme teknikleri bizi demanstan tamamen uzaklaştırabilir. Unutmayalım ki her unutkanlık şikayeti bunama değildir. Yaşa bağlı unutkanlıklar, içinde bulunulan psikiyatrik tabloya bağlı yaşanan unutkanlıklar (örn, depresyon) olabilir. Ayrıntılı bir muayene ile tadavisi de mümkündür.

Boşanmak Çocuğu Nasıl Etkiler?

Boşanmak için neden çok…
Türkiye nüfusu, son 10 yılda nüfus yüzde 15 oranında çoğaldı, boşanma oranı ise yüzde 61 arttı. Boşanma nedenleri arasında geçimsizlik, eşlerden birinin akıl sağlığının yerinde olmaması, zina, cana kast ve kötü muamele yer alıyor.
ANKARA – Diyanet dergisinin Temmuz sayısında, Türkiye’de sayılarla boşanma konusuna yer verildi. Dergiye göre, 1995 yılında 103 bin 205 boşanma davası açılırken, 2005 yılında açılan dava sayısı 156 bin 577’ye çıktı. Bu yıllar arasında nüfus yüzde 15, boşanma ise yüzde 61 oranında arttı.
Boşanmak mutsuz ediyor!
ABD’li ve Alman araştırmacıların çalışmasına göre, boşanan kişiler kısa bir süre için ‘Eskisinden çok daha iyiyim’ deseler de, bir daha asla eskisi kadar mutlu olamıyorlar
ABD’deki Michigan Eyalet Üniversitesi ile Alman Ekonomi Araştırma Enstitüsü’nün ortak araştırmasının sonuçlarına göre, boşanan bir kişi, bir daha asla eski mutluluk düzeyine ulaşamıyor. 18 yıl boyunca 30 bin kişinin incelenmesiyle yapılan araştırmaya göre, boşanmış insanlar evli insanlara göre hayattan daha az zevk alıyor. Daha önce yapılan araştırmalar, evliliğin tatminle doğrudan ilişkisi olduğunu gösteriyordu.
Ancak bu son araştırma, boşanmanın kalıcı etkilerine dair yeni bulgular içeriyor. Araştırma, bazı insanların evliliğinde mutluluğun yıllar içinde giderek azaldığını ve ardından boşanmanın gerçekleştiğini gösteriyor. Boşanan kişiler, bu yeni medeni durumlarının başında, mutluluklarında bir artış olduğunu söyleseler de, hayatın geri kalan kısmında mutluluk bir daha asla eski seviyesine ulaşamıyor.

Boşanmak aileyi nasıl etkiler?
Boşanma hem anne-babayı hem de çocukları olumsuz etkiler. Yakın akrabaları da belli derecelerde etkilenir.
Yapılan araştırmalarda : boşanan erkeklerin kadınlara göre daha fazla depresyon geçirdiği saptanmıştır.
Kurulu ve rutin giden bir düzeneğin birden bozulması ; aile bireylerinde boşluk yaratır. Toplumsal statüde sarsılma olur.
Çocuklar çoğunlukla annede kalmaktadır. Babanın çocuklarını ihmal etmesi durumunda çocuklarda psikolojik sorunlar ortaya çıkabilir.
ÇOCUKLARDA ;
Altını ıslatma, kekemelik, tırnak yeme, gece korkuları, ağlamalar, huysuzluk, eşyaları oyuncaklarını kırma saldırganlık gibi belirtiler ortaya çıkabilir. Okula giden öğrencilerde başarısızlık ortaya çıkabilir.
Gençler evden kaçabilir.Marjinal gruplara “takılabilirler”. Genç kızlar baba özlemini gidermek için babaları yaşındaki erkeklere aşık olabilirler….
Çocuklar diğer arkadaşları yanında eksiklik duygusu yaşayabilirler. Özellikle anne yada babanın çocuğu hiç görmediği, aramadığı durumlarda çocuk ezik yetişir. Babayı veya anneyi ararken bir yandan da neden bırakıp gitti diye öfke duyar. Hatta bazıları nefret eder.
BOŞANMA ÇOCUĞA NASIL ANLATILMALIDIR. ?
Anne-baba çocuklarını arada kullanmamalı, gerek duygusal gerek ekonomik vs. nedenlerden dolayı çocuklar arada heder edilmemeli.
Ebeveynlerden biri diğerini kesinlikle kötülememeli, ayrılma nedenlerinden birinin çocuklar olduğu söylenmemeli !
Çocuklar kendilerinden dolayımı boşanıyorlar diye suçluluk yaşayabilirler. Çocuklara ilgisi olmadığını önemle vurgulamak gerekir.
ÇOCUKLAR KİMDE KALMALI?
Boşanma durumunda çocuğun nerede kalacağı önemlidir. Kimin yanında daha mutlu,
Huzurlu ve ekonomik sorun yaşamayacaksa orada kalması iyi olur. Fakat pratikte çocuklar çoğunlukla annede kalmaktadır. Anne ilgisi ve şefkati daha baskın çıkmaktadır.
Babanın mutlaka çocuklarını hafta da bir görmesi onlarla vakit geçirmesi gerekir. Çocukların özel günlerinde (Doğum, okul törenleri, gösteriler, nişan evlilik vs.) beraber olunmalı, anne-baba bir birine çok kırgınsa bu özel günleri bölüştürerek ayrı ayrı onlarla birlikte olabilirler.
Çocuklar anne-baba ayrılsa bile terk edilmediklerini anlamalı ve ebeveynlerine güven duymalılar…
GÜNÜMÜZDE ÇİFTLERİN BOŞANMA NEDENLERİ :
– Kişilik ve mizaç uyumsuzluklar
– Kültürel ve değer yargılarında ciddi farklılıklar ( Din,Mezhep,İnançlar..)
– Ailelerin aşırı müdahelesi
– Taraflardan biri yada her ikisinin de ailelerine bağımlı ve zayıf kişilikte olmaları
– Ekonomik sorunlar ( erkeğin işsiz kalması)
– Aldatılmalar- ihanetler.
– Çocuk olmaması
– Cinsel sorunlar- İlk geceyi yapamama
– Ciddi ekonomik ve sınıfsal farklılıklar.
– 15-20 yıl yaş farkının olması
– Erken yaş evlilikleri.
– Aile baskısı ile evlendirilmeler
– Taraflardan birinin ani kişilik ve yaşam pratiği değişimi
– Psikiyatrik sorunlar
– Depresyon
– Panik-atak
– Şizofreni
– Manik bozukluk
– Bunama
– Takıntılar-Saplantılar
– Kıskançlık paranoyası
– Kleptomani
– Uyuşturucu alkol ve kumar bağımlıları
Aileler çocuklarını düşünerek boşanmalarını ertelemeli mi?
Eğer ailede sürekli kavga ve geçimsizlik varsa boşanmak çocuklar için daha iyidir. Çocuklar huzursuz ve mutsuz aile ortamında daha ciddi psikolojik sorunlar yaşarlar. Anne baba eğer çocuklardan dolayı boşanmayı ertelemişse gergin, sinirli olurlar. En küçük bahanede kavga ederler. Çocuklar ” engelleyici faktör” olduğundan onlara agresif davranabilirler.
Boşanmak için çocuğun büyümesini beklemek mi gerekir?
Eşinizle anlaşamıyor ve kişilik uyuşmazlığı içerisindesiniz ama küçük bir çocuğunuz var ve onun bu ayrılıktan özellikle psikolojik açıdan yara almasını istemiyorsunuz. Peki boşanmak için çocuğunuzun belli bir yaşa gelmesini beklemek gerekir mi? Ya da daha az sarsılabileceği bir yaş var mı?
Bu sorunun verilecek cevabı şudur; bir çocuk için anne ve babasının boşanmasını kabulleneceği ideal bir yaş yoktur. Anne ve babalar çocuklarıyla konuşmaya ve kendi aralarında uygar davranışlar sergilemeye çalışırsa bu, çocuğun başına henüz daha konuşmaya ve yürümeye başlamadan önce dahi gelse derin yaralar almadan bu durumun üstesinden gelebilir.
Aralarında çatışmanın ve huzursuzluğun bulunduğu ve çocukları için ayrılmayan çiftlerin çocukları bu durumdan çok fazla etkilenirler ve bu onların yetişkinlikte anne babalarının bu ikiyüzlülüğünü farketmelerine neden olur ve bu durum onları boşanma olayından daha fazla etkiler.

Çocuklarınıza karşı samimi olun
Bazı eşler çocuğu boşanmaya cesaretleri olmadıkları için çoğunlukla bahane olarak kullanabiliyorlar.
Saygınlığı olan bir statüden, maddi olarak müsait bir durumdan, alışık olunan ortamdan boşanmaya cesaretiniz var mı?
Çocuğun yaşı bu kadar küçükken ayrılmak çevrenizdeki insanların öfkeli tepkilerini çeker mi eleştirilir misiniz?
Yukarıdaki bu iki soruyu samimiyetle “evet” olarak cevaplandırmadıkça, çocuğunuzu üzmenin ve sarsmanın konu edildiği bahanelerin arkasına saklanılmamalıdır.
Çocuğunuzu yanılgıların içinde büyütürseniz, ilerideki yetişkinlik yaşında her zaman kuralların dışına çıkma ve başkaldırma teşebbüslerine neden olabilirsiniz.
Bütün fedakarlıkları çocuğunuzun üstüne yüklemeyin.”Eşime artık dayanamıyorum valizimi toplayıp onu terketmek istiyorum, ama buna cesaret edemiyorum” gibi gerçek düşünceler yerine çocuğun bu durumu kaldıramayacağı söylenir. Sonuç olarak çocuk için hayatınızı feda ettiğiniz fikri ve mesajı bilinçli ya da bilinçsiz olarak verilir. Çocuk böyle bir durumda kendi öz saygısnı yitirmesine neden olan suçluluk duygusunu taşır ve acı çekmesine neden olur. Boşanmanız halinde ve çocuk ileride bu konuda herhangibir soru sorulduğunda “Babanla birlikte mutlu değildim. Önümde iki seçenek vardı, gerçeği söylemeyerek mutluymuşum gibi yapmak ya da gerçeği söyleyerek ayrılmak. İnanıyorum ki, yalan söyleyerek çevremdekileri ve seni aldatmaktan sa gerçeği söyleyip boşanmak en iyi seçimdi.” şeklinde bir açıklama yaparak çocuğunuza olan saygınızı belli edebilirsiniz.

BOŞANMA İSTATİSTİKLERİ
Boşanma, evlilik kadar eski bir olgudur. Belli kültür düzeyine ulaşmış ve evliliği sosyal bir müessese olarak kabul etmiş toplumlarda, boşanma hakkı ancak yasa ve geleneklerle kısıtlanmış fakat boşanma hiçbir zaman ortadan kaldırılamamıştır.
Ülkemizdeki yıllık boşanma oranının binde 1’den daha az olması nedeni ile boşanma oranlarının uluslararası karşılaştırılması yapıldığında, ülkemizdeki boşanma oranlarının, diğer ülkelerdeki boşanma oranlarından oldukça düşük olduğu görülmektedir.
Türkiye’de kaba boşanma oranının batı ülkelerinden az olduğu gözlenmektedir. Bunun en önemli nedeni; Türkiye’de dini ve ailevi bağların sağlamlılığı ve geleneklere bağlılığın yanında, kırsal kesimde dini nikahla meydana gelen evliliklerdeki ayrılıkların istatistiklere yansımamasıdır.
Demografik göstergelerden biri olan kaba boşanma oranlarının son on yıllık trendi incelendiğinde, 1996 yılına kadar değişmeyen bir yapı, 1997 yılından 2000 yılına kadar bir azalma, 2000 yılında ise bir artış olduğu görülmektedir. 2000 yılı verilerine göre kaba boşanma oranı binde 0.53’dür.

‘Cezasızlık’ KHK’sıyla alevlenen tartışma: Bireysel silahlanma artıyor mu?

 

15 Temmuz darbe girişiminde Boğaziçi Köprüsü’nde öldürülen 21 yaşındaki Hava Harp Okulu öğrencisi Murat Tekin’in ablası Mehtap, 696 sayılı KHK’nın çıkmasının ardından ailece büyük hayal kırıklığı yaşadıklarını söylüyor:”O gün beynimden kaynar sular döküldü. Şoke oldum. Böyle bir şey olamaz, dedim. Ülkemde adaletsizlik olduğunu biliyorum ama en azından kardeşimi öldürenlerin yargılanmasını umuyordum. O kadar adaletsizlik yoktur, diyordum.”Mehtap Tekin, şimdiye dek iki kez davalarının takipsizlikle sonuçlandığını, hakimlerin, savcıların “Başımızı yakmayın” diyerek davaya bakmak istemediklerini, çaresiz olduklarını ve artık önlerinde AİHM’e gitmekten başka bir yol kalmadığını anlatıyor.Tekin, KHK’nın çıkmasının ardından kendisine çok sayıda tehdit içeren mesajlar atıldığını da söylüyor:”Kardeşime iftira attıkları için dava ettiğim kişiler vardı. Bu KHK çıktıktan sonra bana mesaj attılar. ‘KHK bizi koruyor’, ‘KHK’yı yersin oturursun yerine’ gibi şeyler yazdılar. Böyle rahatlar. Bu mesajları savcılığa sunduk.

“Gerçekten bilmiyorum artık ne olacağını. Kardeşimin katilleri Mobese kayıtlarında görülüyor. Biz bunu izledik. Nasıl olacak şimdi? Herkes öldürsün kenara atsın, kimse katile bakmayacak mı? KHK bizi bir kez daha vurdu. Kimden medet umacağız biz?”

‘Tabii ki bu insanları korumak lazım’
696 sayılı KHK çıktığı 24 Aralık tarihinden bu yana hararetle tartışılıyor. Zira bu KHK’yla birlikte 15 Temmuz darbe girişimi sırasında resmi görevlilere getirilen yargı muafiyeti artık sivilleri de kapsıyor.

Çocukların hayatlarını tehlikeye sokan ‘cesaret videoları’ giderek yayılıyor

Kullanıcıların birbirlerine meydan okudukları ve kendi yaptıklarını tekrarlamaya teşvik eden bu videolar özellikle bu zorlukları göze alıp cesaretlerini test etmek isteyen çocuklar arasında yayılıyor.Adrielly Gonçalves, ani kalp yetmezliğiyle Sao Paulo’da kaldırıldığı hastanede öldü.Bir yakını, Facebook paylaşımında Adrielly’nin YouTube’ta izlediği bir videodan etkilenip bir deodorantı içine çekerek öldüğünü duyurdu.Akrabası “Masum bir çocuktu, deodorantı ağzına dayadı. Çocukların internette nelere baktıklarını takip etmeleri için ebeveynleri uyarmalıyız” yazdı.Çok sayıda YouTube kullanıcısı, deodorantı nefeslerine çekerken kaydedilen görüntüleri paylaşmış ve bu görüntüler binlerce kişiye ulaşmıştı.Bu deodorant videoları internette dolaşan binlerce ‘cesaret videosu’ndan yalnızca biri.Bazı videolarda kullanıcılar bayılana kadar nefeslerini tutmaya teşvik ediliyor, bazılarında da burun deliklerinden soktukları prezervatifi ağızlarından çıkarmaya çalışıyorlar.”Videoların içeriğinin herhangi bir ön yargı olmadan tartışılabildiği bir ortam yaratmanız gerekiyor ve bunun çocukların ve ergenlerin henüz geliştiremedikleri eleştirel bakış anlayışlarının bir parçası olması gerekiyor.”

“Örneğin, ‘Bu videodaki kişi kaç yaşında?’ ‘Senin yaşlarında bir çocuğa benziyor’ ‘Neden bunları yapıyor?’ ve özellikle ‘Bu risk almaya değer mi?’ veya bu içeriği paylaşmak iyi bir fikir mi?’ gibi sorular sorulabilir.”

Uzmanlar ayrıca internette içeriğinden rahatsız olunan videoların bildirilmesi gerektiğini söylüyor.YouTube şirketi, BBC Brezilya’nın güvenlikle ilgili bir sorusuna yaptığı yazılı açıklamada ‘politikaları uyarınca, ciddi zarar veren ve ölüm riski olan yasadışı tehlikeli faaliyetlerin içeriklerinin kısıtlandığını, her kullacının 7/24 şikayet hattının kullanılabileceğini’ duyurdu.

Hürriyet Gazetesi Roportaj 06/12/2017

 

Telefonda konuşmuştuk. Ben Hürriyet Gazetesi ‘nden editör Ece Emre. Gazetemizin bir sayfası için Helin Palandöken’in babası Nihat Palandöken ve Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun demeçlerine yer vereceğiz. Bu konuyla ilgili sizin görüşleriniz bizim için önemli. Aşağıdaki soruları sizden yanıtlamanızı rica edeceğim. Şimdiden çok teşekkür ederim.

– Silah edinmenin bu kadar yaygın olduğu bir ülkede kadın cinayetlerini durdurmak bir hayal midir?

Hayal değildir. Kadın cinayetlerinde silah kullanımı yaygındır. Umut Vakfı olarak  her gün 3. Sayfa haberlerinden 2017 yılının dokuz ayını derlediğimiz çalışmada; silahla işlenen suçların yüzde 15’i kadın şiddetidir. Bu cinayetlerde ölen insanların yüzde 20’side kadındır. Gerekçe kıskançlık namus o anki tartışma…. Erkek ailesinden “güvenli bağlanma” öğrenemediğinden. Kadın ile bağlanmasınıda şiddet üzerinden yapıyor. Yani kadın ile yaşadığı her krizde çatışmada şiddet kullanarak kontrol etmeye ve yönetmeye alışıyor. Kadına hem bağlı değil hem de güvenmiyor. Şiddetin en uçunda kadını silahı ile öldürebiliyor. Sosyal öğrenme ile yaşadığı toplum ve ailesinden bunu alıyor. Çocukluğunda istismar ve ihmal gördüğünden yetişkin olduğunda ne gördüyse onu yapıyor. Öncelikle çocuk yetiştirmede şiddeti yok etmek gerek.kadınlar iyi eğitilmeli iyi meslek edinmesi sağlanmadıkça kesin çözüm üretilemez.

– Silah satışındaki yasal boşluklar için ne yapılmalı?

Aslında boşluk yoktur. Denetim zaafiyeti ve talep artışı vardır. Yasa da kısa vadede internetten satış ve reklamın üstüne gidilmesi, kontrol ve denetimin artırılması, ortak veri tabanın oluşturulması, eş rızası, bekleme süresi şarttı, otomatik iptal sisteminin oluşturulması, ruhsat öncesi zorunlu eğitimin olması, silah sayısı kısıtlaması, alt yaşın 25’e çekilmesi ciddi sağlık muayenesinin yapılması.. sorunu yarı yarıya çözer…

– İnsanlar psikolojik olarak neden silah almak ister?

Yüzde yetmişi kendini güvende hissetmek için silah ediniyor. Erkeklerde   ” güvensiz hissetme” çok yaygın. Bu güvensizliğini silahla doldurmak istiyor. Yasa da buna uygun. Belli prosedürleri  yerine getirdiğinizde kolay şekilde silah alıyorsunuz.
Diğerleri kültürel. İş icabı. Yatırım. Koleksiyon. Armağan. Hatıra. Spor ve avcılık..Merak. İtibar öbjesi. Bağımlılık objesi.. gibi

– İnternet üzerinden silah satışının artışı ile ilgili ne düşünüyorsunuz?

Elinizde istatiksel rakamlar var mı?
Aslında internetten silah satışı yasada yoktur.. Yasaktır. Silah üretici ve bayilerinin internetten Tanıtım ve teşhiri yasaldır. Fakat kargo ile gönderilmesinde boşluk var. Silahın Kargo ile gönderilmesi yasak olmadığından; internetten satışta mümkündür. kargo ile iletilmesi yolu açık olduğundan Satış ve reklamda ; bayilerin teşhir ve tanıtımı gibi algı yaratıldığı için Boşluk doldurulmuş oluyor. Otomatik silah görünümlü yivli silahlar av silahı kapsamındadır; bunlar “pompalı” olarak isimlendiriliyor. Bu pompalılar sorundur. Son zamanda işlenen silahla cinayetlerde yaygın olarak kullanıldığını 3. Sayfa haberlerinden biliyoruz. Pompalı olarak bilinen bu otomatik silah görünümlü yivli silahlarla ilgili yasada ciddi düzenleme yapılmalıdır..

Gazete Duvar – Silahlanma

Birkaç ay önce ABD tarihinin silahla işlenen en büyük katliamlarından birisi yaşandı. Bir otel odasında onlarca silah bulunduran bir kişi kalabalığa ateş etti. Bu kişinin daha önce böyle bir katliam yapacağına ilişkin hiçbir veri yok. Yani altmış yaşına yakın, belli bir kariyeri olan radikal bir eğilimi tespit edilememiş. Ama silaha çok kolay erişilebilen bir ülkede yaşıyor. Nedir bir insanı böyle bir olaya yönelten?

Tahminen orada madde kullanımı var. İki tür uyuşturucu vardır. Birisi beyni çok aktif hale getiren bir taneside baskılayan. O aktif hale getiren burada ismini vermek istemediğim bir madde kullanılmış. Bu madde gerçeği algılamanızı bozuyor ve kişi ne yaptığını bilmiyor. Bu konuda literatürde bu maddenin etkisi ile silahla yapılan inanılmaz boyutta vakalar var. Yani geçmişi temiz hiçbir problemi olmayan ama böyle bir katliam yapan kişiler çok fazla. Abd gibi ülkelerde bu olaylar çok fazla. Bu kişiler paranoya yapıyor, kıskançlık geliştiriyor. İçindeki şiddeti yakınındaki insanlara yöneltiyor. Eşlerini dövüyorlar. Türkiye’de de bu kişilerden çok fazla var. Abd’deki olayın özü böyle..

Peki burada silaha ulaşabilir olma olayın daha da büyük boyutta olmasına mı yol açıyor?

Elbette. Türkiye ile Abd arasında şöyle bir fark var. Abd’de silah ruhsatı yok. Silah başvurusu yaptığınız zaman yaş sınırı yok, adli sicil kaydı istenmiyor, muayene yok. Her türlü silah temini serbest, özel sektörden alabiliyorsunuz. Aldığınız silahların geriye dönük balistik incelemesi yapılmıyor. Bu kadar rahat bir şekilde silah temin edebiliyorsunuz. Nüfusun tamamına bir silah düşüyor. Abd’de ortalama bir yılda kırk binin üzerinde insan silahla vurularak öldürülüyor. Ayrıca ateşli silahla intihar oranıda bunun yarısı kadar. En önemliside Abd’nin dünyaya pazarladığı en önemli ürün silah. Dünyada resmi ifade edilen 150 trilyon dolar silah ticaretinin yarısını, seksen trilyon dolarını ABD karşılıyor. Anayasal hak olarakta silah taşıma bir özgürlük olarak görülüyor. Silah edinme hakkı yaşama hakkı ile eşdeğer tutuluyor. Silah dernekleri ABD’deki en büyük kuruluşlardır. Bunlar Abd         ‘deki politik hayatta da çok büyük oranda etkililer. Trump bu katliamdan sonra yaptığı açıklamada ‘silah edinmeyi zorlaştıracağız’ diye bir ifade dahi kullanamadı.

Peki Türkiye’de durum nasıl?

Bizim ülkemize gelecek olursak dünyada on birinci sıradayız. Yani silah varlığımız açısından küçük bir Amerika gibiyiz. Yani her üç kişiden birinde silah var. Yetişkin erkeklerin ise neredeyse tamamında silah var. Yaklaşık yirmi milyon silah olduğunu hesaplıyoruz. Bir yılda silahla ortalama on bin kişi ölüyor. İntiharda ikinci sıklıkta silah kullanılıyor.

Silahla işlenen cinayetlerde terör olaylarını katıyormusunuz?

Yok hayır. Bireysel silahla işlenen cinayetleri söylüyorum. Tamamen üçüncü sayfa haberlerinden dokuz ayda derlediğimiz bin yedi yüz olay. Türkiye’de sadece yaz aylarında düğünlerde havaya ateş açmak gibi olaylarda ölen insan sayısı bin kişi.

Sadece düğünlerde havaya ateş ederek bin kişinin mi öldüğünü söylüyorsunuz?

Tabi sadece düğünlerde olan olaylarda sekiz yüz ile bin kişi ölüyor. Bu olayların büyük kısmında failler gizlenebiliyor. Çünkü ölenle öldüren genellikle akraba oluyor. Kaza denilerek kapatılabiliyor. Ölen öldüğü ile kalıyor. Yada dava açıldığında öldürme kastı olmadığı için dikkatsizlik ve tedbirsizlik nedeniyle adam öldürmeye yol açmaktan altı ay hapisle yada para cezası ile kurtulunabiliyor.

Peki, silah edinme açısından Türkiye’nin durumu ne. ABD’de çok kolay diyorsunuz. Türkiye ile karşılaştırıldığında durum nedir?

Bizde silah edinmek çok kolay. 21 yaşını dolduran her Türk vatandaşı silah alabilir. Hala 54 yılından kalan silah yasası geçerli. İki defa silah yasa tasarısı hazırlandı iki defa kadük oldu. Hazırlanan bu yasa tasarılarında reklam yasağı ve internetten satışla ilgili kısıtlamalar vardı. Ama maalesef olmadı. O nedenle 1954 yılından kalma yasa hala yürürlükte. Yani hala internetten satış yasak değil.

Kartal’da bir kızın öldüğü olayda internetten sipariş edilen bir silah kullanıldı. Bu silahlara baktığınız zaman  aslında son derece gelişkin silahlar. Yani yedi sekiz defa seri atış yapabilen ve edinmesi kolay ucuz silahlar. Yani kaleşnikof silah almaya kalksanız izin vermezler. Ama buna izin veriyorlar. Bunların bu kadar kolay edinilmesinin sebebi ne?

Av teskeresi ile alıyorlar. Yani avcılık yapacağım diyorsunuz. Bir kimlik ibraz edip bu silahları alabiliyorsunuz. Geçenlerde kanun hükmünde kararname ile bir değişiklik yapıldı. Öncelikle KHK ile işten atılanların silah almaları yasaklandı. Fakat bir önemli değişiklik daha yapıldı. Daha önce siz silah ruhsatı almak için başvurduğunuzda işlem başlatılıyordu. İşlem tamamlanınca ruhsat alıyordunuz. İşlem tamamlanması da altı ay bazen bir yıla kadar uzuyordu. Ruhsat aldıktan sonrada silahı alıyorsunuz, sonra faturasını ibraz edip kayıt ettiriyordunuz. Makine kimya Endüstrisine silahın kaydı yapılıyordu. Tüm bunlar zaman alıyordu. Şimdi talep ettiğiniz anda silahı alabiliyorsunuz.

Yani ruhsat çıkmadan silah alınabiliyor mu? Belki ruhsat verilmeyecek.

O zaman silahı geri alıyorlar. Çok kolaylaştırdılar. Bunun nedeni de 15 Temmuz darbesi.. Mermi istihkak hakkıda arttırıldı. Daha önce iki yüz elli mermi bulundurma hakkı vardı. Şimdi binin üzerine çıktı. Yasa koyucu ruhsat vermeyi kolaylaştıralım böylece denetim altına alalım diye düşünüyor. Böyle bir görüşte var. Fakat çözülmediği gelinen sonuç itibariyle ortada. Hem çok yaygınlaştı. Son on yıldaki terör olayları ve darbe girişiminin ardından herkes silahlanmaya başladı.

Peki burada devletin kolluk güçlerine olan güvensizlikte artışmı var?

Evet Devletin can ve mal güvenliğini sağlayacağına olan güvensizlikte büyük bir artış var. Yani devletin jandarmasının  polisin mal ve can güvenliğinizi sağlayacağına dair inanç büyük oranda sarsıldı. Bundan on yıl önce Umut vakfı olarak yaptığımız bir araştırmada bu oran yüzde elli civarındaydı. Şimdi ise bu oran yüzde otuzlara kadar geriledi. Gerilemesi demek insanların silahlanması anlamına geliyor.  Bunu engelleyemezsiniz. Zorlaştırıcı tedbir olmayınca da insanlar silahlanma yoluna gidiyor. Ya evinde bulunduruyor yada arabasında taşıyor. Öncelikle de kolay olan silaha yöneliyorlar. Kolay olandan da kastımız şu; daha önce kuru sıkı silaha çok fazla yönelme vardı. 2012 yılında kuru sıkı silah tanımlandı ve silah kanunu kapsamına alındı. Yasak getirilince kuru sıkı silah kalktı. Dikkat ederseniz kuru sıkı silahlar ile işlenen olaylar artık yok. Fakat şimdi pompalı silahlara yönelindi. Pompalı silahlar ile ilgili acil bir düzenleme yapılmalı. Tabi nihai olan bunu mümkün olduğu kadar yasaklamak gerekiyor.

Pompalı silahlar ile ilgili internetteki ilanlara baktığınız zaman çok ucuz olduğunu görüyorsunuz. Üç yüz dörtyüz liraya pompalı silah satışı yapılıyor. Bu kadar ucuz olmasının sebebi ne ?

Bunun bir piyasası var. Yalnızca Türkiye’de değil Avrupada’da pompalı silahların piyasası var. Ve bu piyasaya en büyük satışı Türkiye yapıyor. Yani bu silahların en büyük üreticisi Türkiye oldu. Sanırım altmış milyon dolarlık bir pompalı silah yurt dışına satılıyor. Talep olunca üretimde oluyor. Tabi birde merdiven altı üretimlerde yapılıyor. Denetim konusunda da büyük bir sorun var.

Üretilen bu silahların bir kaydı yapılıyor mu?

Orada da bir sıkıntı var. Daha önce Türk silahlı Kuvvetleri bu kayıtları tutuyordu. Yani MKE üzerinden askeriye bu kaydı tutuyordu. Şimdi orada da bir dağınıklık var. Yani Milli savunma bakanlığı bazı silahların kaydını tutuyor, sanayi ve ticaret bakanlığı üretim açısından bazı firmaların kayıtlarını tutuyor. Ancak ortak bir veri tabanı yok.

Nasıl bir kayıt sistemi olabilir?

Ehliyetinizin nasıl bir çipi varsa silahlarında olmalı. Bunun yapılması içinde bir veri tabanının olması lazım. Yani hem üretim aşamasında hem ruhsat aşamasında bu çipin olması lazım. Herhangi bir balistik incelemede bu çipin önemi  büyük.

Kırsal ve şehirler açısından silahlanma açısından bir fark varmı?

Yok hayır.Yani kırsal kesim zaten şehirlerde yaşıyor. Ve kendi kültürünü de buraya taşımış durumda. Benim şöyle bir tespitim var. Bir yerde çiğ köfte dükkânları arttıysa orada silah da artıyor. Güven duygusu ile alakalı bir şey. Kültürel mantık aynı oradan devam eder. İstanbul’da silahlanma inanılmaz boyutlarda. Tabi şehrin kentli bölgeleri var. Oralarda daha az görüyoruz. Bizim İstanbul’a ilişkin yaptığımız bir araştırmada yeni göç bölgelerinde silahla işlenen cinayetlerin daha fazla olduğunu gördük. Ama Kadıköy, Bakırköy gibi daha kentli bölgelerde bu olaylar daha az görülüyor.

Peki kadın cinayetlerinde silah kullanımı ne oranda?

Kadına yönelik şiddet olaylarında yüzde yirmi oranında silah kullanılıyor. Silah ya kadına karşı tehdit unsuru olarak kullanılıyor yada cinayetler silahla işleniyor. Tersten şöyle bir durum da tespit ettik. Bakırköy kadın ve tutukevinde yaptığımız bir araştırmada cezaevinde olan kadınların yüzde kırkının cinayetten yattığını tespit ettik. Bu kadınların tamamı cinayeti eşlerinin silahı ile işlemişlerdi. Ve silahla işlenen bu cinayetlerin çoğunluğunda tüm mermi boşaltılmıştı. Tamamen kontrol kaybı ve hunharca öldürme vardı.  Yani bu olay yalnızca erkekle alakalı değil. Evde silah bulundurulması hem erkek hem kadın hem de çocuklar için büyük bir tehlike. Biz bu nedenle evde silah bulunduracak erkeklerin kadından olur almasını istiyoruz. Yani silah ruhsatı alırken böyle bir madde olmalı. Yani kadın kendisine yönelik bir şiddet girişiminde yada olayda şikayet ettiğinde silah geri alınmalı.

 

 

Siyanür ile gelen Ölümler

Türkiye’de toplu intihar olmaz. Cinnet geçirme olabilir. Toplu ölümlerde ; önce intihar etmek istiyenin ruhsal durumu …

Spotlight: Family suicides in Turkey highlight social unease, financial woes

ANKARA, Nov. 16 (Xinhua) — A string of collective family suicides in Turkey have made headlines recently, shedding …