Kategori: <span>yazı</span>

Her Unutkanlık Hastalık Mıdır?

BASİT UNUTKANLIK MI, ALZHEİMER MI?

Halk arasında çoğunlukla unutkanlıkla özdeşleşmiş olan Alzheimer , demans yani “bunama”nın en sık örülen nedenidir. Yaş ilerledikçe Alzheimer’ın görülme sıklığı da artar. Ancak her unutkanlık Alzheimer anlamına gelmez.
Alzheimer, sinsi başlangıçlı, en başta bellekte ,öğrenme, algılama, konuşma ,akıl yürütme, yargılama ,iletişim ve günlük yaşam aktivitelerinde ilerleyici bir biçimde yıkıma neden olan ve davranışlarda da önemli değişikliler yapan bir beyin hastalığıdır. Gelişmiş ülkelerde ömrün uzaması nedeni ile sıklığı da artar. Görülme sıklığı 65 yaşından sonra her 5 yılda iki katına çıkar. 85 yaşında yaklaşık yüzde 35’e ulaşır. Türkiye de Alzheimer’lı hasta sayısı ise yaklaşık 300 bindir.

HER UNUTKANLIK ALZHEİMER ANLAMINA MI GELİR?

Demansın en sık görülen nedeni Alzheimer olmasına karşılık her demans hastasının Alzheimer olmadığının unutulmaması gerekiyor. Demasın çok çeşitleri bulunmakla beraber temelde ikiye ayrılıyor:
1)primer dejeneratif demanslar(Alzheimer bınlardan biri..)Hücrenin kendi fonksiyonu bozulduğu için kesin bir tedavisi söz konusu olmuyor.
2)Sekonder olarak yani başka bir hastalığa bağlı olarak demansın ortaya çıkması, çok ilerlemediyse altta yatan problemler çözüldüğünde demans gerileyebiliyor. B12 eksikliği, tiroid fonksiyon bozukluğu, hidrosefali vb…

ALZHEİMER MI DEPRESYON MU?

Bazen hastadaki unutkanlıklar sanki demans varmış gibi bir tabloyu düşündürebilir. Ancak ayrıntılı klinik muayene , yapılan nöropsikolojik testler ve görüntüleme teknikleri bizi demanstan tamamen uzaklaştırabilir. Unutmayalım ki her unutkanlık şikayeti bunama değildir. Yaşa bağlı unutkanlıklar, içinde bulunulan psikiyatrik tabloya bağlı yaşanan unutkanlıklar (örn, depresyon) olabilir. Ayrıntılı bir muayene ile tadavisi de mümkündür.

Boşanmak Çocuğu Nasıl Etkiler?

Boşanmak için neden çok…
Türkiye nüfusu, son 10 yılda nüfus yüzde 15 oranında çoğaldı, boşanma oranı ise yüzde 61 arttı. Boşanma nedenleri arasında geçimsizlik, eşlerden birinin akıl sağlığının yerinde olmaması, zina, cana kast ve kötü muamele yer alıyor.
ANKARA – Diyanet dergisinin Temmuz sayısında, Türkiye’de sayılarla boşanma konusuna yer verildi. Dergiye göre, 1995 yılında 103 bin 205 boşanma davası açılırken, 2005 yılında açılan dava sayısı 156 bin 577’ye çıktı. Bu yıllar arasında nüfus yüzde 15, boşanma ise yüzde 61 oranında arttı.
Boşanmak mutsuz ediyor!
ABD’li ve Alman araştırmacıların çalışmasına göre, boşanan kişiler kısa bir süre için ‘Eskisinden çok daha iyiyim’ deseler de, bir daha asla eskisi kadar mutlu olamıyorlar
ABD’deki Michigan Eyalet Üniversitesi ile Alman Ekonomi Araştırma Enstitüsü’nün ortak araştırmasının sonuçlarına göre, boşanan bir kişi, bir daha asla eski mutluluk düzeyine ulaşamıyor. 18 yıl boyunca 30 bin kişinin incelenmesiyle yapılan araştırmaya göre, boşanmış insanlar evli insanlara göre hayattan daha az zevk alıyor. Daha önce yapılan araştırmalar, evliliğin tatminle doğrudan ilişkisi olduğunu gösteriyordu.
Ancak bu son araştırma, boşanmanın kalıcı etkilerine dair yeni bulgular içeriyor. Araştırma, bazı insanların evliliğinde mutluluğun yıllar içinde giderek azaldığını ve ardından boşanmanın gerçekleştiğini gösteriyor. Boşanan kişiler, bu yeni medeni durumlarının başında, mutluluklarında bir artış olduğunu söyleseler de, hayatın geri kalan kısmında mutluluk bir daha asla eski seviyesine ulaşamıyor.

Boşanmak aileyi nasıl etkiler?
Boşanma hem anne-babayı hem de çocukları olumsuz etkiler. Yakın akrabaları da belli derecelerde etkilenir.
Yapılan araştırmalarda : boşanan erkeklerin kadınlara göre daha fazla depresyon geçirdiği saptanmıştır.
Kurulu ve rutin giden bir düzeneğin birden bozulması ; aile bireylerinde boşluk yaratır. Toplumsal statüde sarsılma olur.
Çocuklar çoğunlukla annede kalmaktadır. Babanın çocuklarını ihmal etmesi durumunda çocuklarda psikolojik sorunlar ortaya çıkabilir.
ÇOCUKLARDA ;
Altını ıslatma, kekemelik, tırnak yeme, gece korkuları, ağlamalar, huysuzluk, eşyaları oyuncaklarını kırma saldırganlık gibi belirtiler ortaya çıkabilir. Okula giden öğrencilerde başarısızlık ortaya çıkabilir.
Gençler evden kaçabilir.Marjinal gruplara “takılabilirler”. Genç kızlar baba özlemini gidermek için babaları yaşındaki erkeklere aşık olabilirler….
Çocuklar diğer arkadaşları yanında eksiklik duygusu yaşayabilirler. Özellikle anne yada babanın çocuğu hiç görmediği, aramadığı durumlarda çocuk ezik yetişir. Babayı veya anneyi ararken bir yandan da neden bırakıp gitti diye öfke duyar. Hatta bazıları nefret eder.
BOŞANMA ÇOCUĞA NASIL ANLATILMALIDIR. ?
Anne-baba çocuklarını arada kullanmamalı, gerek duygusal gerek ekonomik vs. nedenlerden dolayı çocuklar arada heder edilmemeli.
Ebeveynlerden biri diğerini kesinlikle kötülememeli, ayrılma nedenlerinden birinin çocuklar olduğu söylenmemeli !
Çocuklar kendilerinden dolayımı boşanıyorlar diye suçluluk yaşayabilirler. Çocuklara ilgisi olmadığını önemle vurgulamak gerekir.
ÇOCUKLAR KİMDE KALMALI?
Boşanma durumunda çocuğun nerede kalacağı önemlidir. Kimin yanında daha mutlu,
Huzurlu ve ekonomik sorun yaşamayacaksa orada kalması iyi olur. Fakat pratikte çocuklar çoğunlukla annede kalmaktadır. Anne ilgisi ve şefkati daha baskın çıkmaktadır.
Babanın mutlaka çocuklarını hafta da bir görmesi onlarla vakit geçirmesi gerekir. Çocukların özel günlerinde (Doğum, okul törenleri, gösteriler, nişan evlilik vs.) beraber olunmalı, anne-baba bir birine çok kırgınsa bu özel günleri bölüştürerek ayrı ayrı onlarla birlikte olabilirler.
Çocuklar anne-baba ayrılsa bile terk edilmediklerini anlamalı ve ebeveynlerine güven duymalılar…
GÜNÜMÜZDE ÇİFTLERİN BOŞANMA NEDENLERİ :
– Kişilik ve mizaç uyumsuzluklar
– Kültürel ve değer yargılarında ciddi farklılıklar ( Din,Mezhep,İnançlar..)
– Ailelerin aşırı müdahelesi
– Taraflardan biri yada her ikisinin de ailelerine bağımlı ve zayıf kişilikte olmaları
– Ekonomik sorunlar ( erkeğin işsiz kalması)
– Aldatılmalar- ihanetler.
– Çocuk olmaması
– Cinsel sorunlar- İlk geceyi yapamama
– Ciddi ekonomik ve sınıfsal farklılıklar.
– 15-20 yıl yaş farkının olması
– Erken yaş evlilikleri.
– Aile baskısı ile evlendirilmeler
– Taraflardan birinin ani kişilik ve yaşam pratiği değişimi
– Psikiyatrik sorunlar
– Depresyon
– Panik-atak
– Şizofreni
– Manik bozukluk
– Bunama
– Takıntılar-Saplantılar
– Kıskançlık paranoyası
– Kleptomani
– Uyuşturucu alkol ve kumar bağımlıları
Aileler çocuklarını düşünerek boşanmalarını ertelemeli mi?
Eğer ailede sürekli kavga ve geçimsizlik varsa boşanmak çocuklar için daha iyidir. Çocuklar huzursuz ve mutsuz aile ortamında daha ciddi psikolojik sorunlar yaşarlar. Anne baba eğer çocuklardan dolayı boşanmayı ertelemişse gergin, sinirli olurlar. En küçük bahanede kavga ederler. Çocuklar ” engelleyici faktör” olduğundan onlara agresif davranabilirler.
Boşanmak için çocuğun büyümesini beklemek mi gerekir?
Eşinizle anlaşamıyor ve kişilik uyuşmazlığı içerisindesiniz ama küçük bir çocuğunuz var ve onun bu ayrılıktan özellikle psikolojik açıdan yara almasını istemiyorsunuz. Peki boşanmak için çocuğunuzun belli bir yaşa gelmesini beklemek gerekir mi? Ya da daha az sarsılabileceği bir yaş var mı?
Bu sorunun verilecek cevabı şudur; bir çocuk için anne ve babasının boşanmasını kabulleneceği ideal bir yaş yoktur. Anne ve babalar çocuklarıyla konuşmaya ve kendi aralarında uygar davranışlar sergilemeye çalışırsa bu, çocuğun başına henüz daha konuşmaya ve yürümeye başlamadan önce dahi gelse derin yaralar almadan bu durumun üstesinden gelebilir.
Aralarında çatışmanın ve huzursuzluğun bulunduğu ve çocukları için ayrılmayan çiftlerin çocukları bu durumdan çok fazla etkilenirler ve bu onların yetişkinlikte anne babalarının bu ikiyüzlülüğünü farketmelerine neden olur ve bu durum onları boşanma olayından daha fazla etkiler.

Çocuklarınıza karşı samimi olun
Bazı eşler çocuğu boşanmaya cesaretleri olmadıkları için çoğunlukla bahane olarak kullanabiliyorlar.
Saygınlığı olan bir statüden, maddi olarak müsait bir durumdan, alışık olunan ortamdan boşanmaya cesaretiniz var mı?
Çocuğun yaşı bu kadar küçükken ayrılmak çevrenizdeki insanların öfkeli tepkilerini çeker mi eleştirilir misiniz?
Yukarıdaki bu iki soruyu samimiyetle “evet” olarak cevaplandırmadıkça, çocuğunuzu üzmenin ve sarsmanın konu edildiği bahanelerin arkasına saklanılmamalıdır.
Çocuğunuzu yanılgıların içinde büyütürseniz, ilerideki yetişkinlik yaşında her zaman kuralların dışına çıkma ve başkaldırma teşebbüslerine neden olabilirsiniz.
Bütün fedakarlıkları çocuğunuzun üstüne yüklemeyin.”Eşime artık dayanamıyorum valizimi toplayıp onu terketmek istiyorum, ama buna cesaret edemiyorum” gibi gerçek düşünceler yerine çocuğun bu durumu kaldıramayacağı söylenir. Sonuç olarak çocuk için hayatınızı feda ettiğiniz fikri ve mesajı bilinçli ya da bilinçsiz olarak verilir. Çocuk böyle bir durumda kendi öz saygısnı yitirmesine neden olan suçluluk duygusunu taşır ve acı çekmesine neden olur. Boşanmanız halinde ve çocuk ileride bu konuda herhangibir soru sorulduğunda “Babanla birlikte mutlu değildim. Önümde iki seçenek vardı, gerçeği söylemeyerek mutluymuşum gibi yapmak ya da gerçeği söyleyerek ayrılmak. İnanıyorum ki, yalan söyleyerek çevremdekileri ve seni aldatmaktan sa gerçeği söyleyip boşanmak en iyi seçimdi.” şeklinde bir açıklama yaparak çocuğunuza olan saygınızı belli edebilirsiniz.

BOŞANMA İSTATİSTİKLERİ
Boşanma, evlilik kadar eski bir olgudur. Belli kültür düzeyine ulaşmış ve evliliği sosyal bir müessese olarak kabul etmiş toplumlarda, boşanma hakkı ancak yasa ve geleneklerle kısıtlanmış fakat boşanma hiçbir zaman ortadan kaldırılamamıştır.
Ülkemizdeki yıllık boşanma oranının binde 1’den daha az olması nedeni ile boşanma oranlarının uluslararası karşılaştırılması yapıldığında, ülkemizdeki boşanma oranlarının, diğer ülkelerdeki boşanma oranlarından oldukça düşük olduğu görülmektedir.
Türkiye’de kaba boşanma oranının batı ülkelerinden az olduğu gözlenmektedir. Bunun en önemli nedeni; Türkiye’de dini ve ailevi bağların sağlamlılığı ve geleneklere bağlılığın yanında, kırsal kesimde dini nikahla meydana gelen evliliklerdeki ayrılıkların istatistiklere yansımamasıdır.
Demografik göstergelerden biri olan kaba boşanma oranlarının son on yıllık trendi incelendiğinde, 1996 yılına kadar değişmeyen bir yapı, 1997 yılından 2000 yılına kadar bir azalma, 2000 yılında ise bir artış olduğu görülmektedir. 2000 yılı verilerine göre kaba boşanma oranı binde 0.53’dür.

‘Cezasızlık’ KHK’sıyla alevlenen tartışma: Bireysel silahlanma artıyor mu?

 

15 Temmuz darbe girişiminde Boğaziçi Köprüsü’nde öldürülen 21 yaşındaki Hava Harp Okulu öğrencisi Murat Tekin’in ablası Mehtap, 696 sayılı KHK’nın çıkmasının ardından ailece büyük hayal kırıklığı yaşadıklarını söylüyor:”O gün beynimden kaynar sular döküldü. Şoke oldum. Böyle bir şey olamaz, dedim. Ülkemde adaletsizlik olduğunu biliyorum ama en azından kardeşimi öldürenlerin yargılanmasını umuyordum. O kadar adaletsizlik yoktur, diyordum.”Mehtap Tekin, şimdiye dek iki kez davalarının takipsizlikle sonuçlandığını, hakimlerin, savcıların “Başımızı yakmayın” diyerek davaya bakmak istemediklerini, çaresiz olduklarını ve artık önlerinde AİHM’e gitmekten başka bir yol kalmadığını anlatıyor.Tekin, KHK’nın çıkmasının ardından kendisine çok sayıda tehdit içeren mesajlar atıldığını da söylüyor:”Kardeşime iftira attıkları için dava ettiğim kişiler vardı. Bu KHK çıktıktan sonra bana mesaj attılar. ‘KHK bizi koruyor’, ‘KHK’yı yersin oturursun yerine’ gibi şeyler yazdılar. Böyle rahatlar. Bu mesajları savcılığa sunduk.

“Gerçekten bilmiyorum artık ne olacağını. Kardeşimin katilleri Mobese kayıtlarında görülüyor. Biz bunu izledik. Nasıl olacak şimdi? Herkes öldürsün kenara atsın, kimse katile bakmayacak mı? KHK bizi bir kez daha vurdu. Kimden medet umacağız biz?”

‘Tabii ki bu insanları korumak lazım’
696 sayılı KHK çıktığı 24 Aralık tarihinden bu yana hararetle tartışılıyor. Zira bu KHK’yla birlikte 15 Temmuz darbe girişimi sırasında resmi görevlilere getirilen yargı muafiyeti artık sivilleri de kapsıyor.

İlaçsız terapi mümkün müdür?

Psikosomotik Terapi (İlaçsız Doğal Tedavi)

  • Yanlış ilişkiler,arkadaşlıklar sonrası ayrılma aşamasında ,terk edilme,nefret uyandırma, tam bir pişmanlık duyma …gibi ilişki sorunları
  • Evlilik,aldatılma,boşanma sonrası tam bir hayal kırıklığı,aşırı suçluluk ve öfke sorunlarında
  • Panik,takıntı,korkular,depresyon,travma sonrası şiddetli iç sıkıntısı, huzursuzluk,kaygıyla giden ruhsal sorunlar
  • Kendini ifade edememe,konuşmama, konuşamama….boşluk hissi-zarar verme korkusu,kendini engelleyememe kontrolünü kaybetme, sürekli inleme ağlama,bağırma hali…
  • Nefes alamama,boğulma, boğazında tıkanma hissi ile ruhun daralması
  • Psikolojik bulanık görme görememe körlük
  • Psikolojik olarak sürekli bayılmalar
  • elin ayağın üzüntüye bağlı uyuşması ve ya hiç tutmaması
  • psikolojik ishaller- geçmeyen kramplar karın ağrıları
  • Sürekli idarara gitme isteği
  • psikolojik aşırı terleme ( hiperhidroz)
  • psikolojik ses kısılması ve ya ses yitimi
  • sebebi belli olmayan vücudun herhangi bir yerindeki ağrılar, yanmalar, uyuşmalar
  • ayrıca durdurulamayan hıçkırıklar ve geğirmeler
  • psikolojik oluşumlu kaşıntılı sivilceler (dermatit) yok edilir
  • İnatçı kaşıntı en geç 2-3 gün içinde yok edilir
  • Hastalık yaratma hastalık hastası

 

TÜM BU RUHSAL SORUNLAR ON GÜN İÇİNDE İLAÇSIZ OLARAK TEDAVİ EDİLMEKTEDİR.

Verbal iletişim güçlüğü çeken hastalarda suggestional fiziki müdahaleler ile muhteşem sonuçlar elde edilir. Fonksiyonlar çekilen vücut bölgesi ve civarı uygulanan bu çeşit tedavi ile semptomun (arızanın) derhal ortadan kalkışı ve hastanın kısa sürede bu tedaviye cevap verip iyileşmesi kaçınılmazdır.

Bu ve benzeri sorunlarla ilgili psikolojik destek almak için Bakırköy Psikiyatri Tedavi ve Araştırma Merkezi’ni arayarak uzmanlarımızdan randevu alabilirsiniz.

Siyanür ile gelen Ölümler

Türkiye’de toplu intihar olmaz. Cinnet geçirme olabilir. Toplu ölümlerde ; önce intihar etmek istiyenin ruhsal durumu …

Spotlight: Family suicides in Turkey highlight social unease, financial woes

ANKARA, Nov. 16 (Xinhua) — A string of collective family suicides in Turkey have made headlines recently, shedding …